Bir Devrin Başlangıcı: Yaqut al-Musta'simi

Aynı adı taşıyan ve aynı çağda yaşayan başka hattatlar da vardır. Bunlar künyeleriyle birbirinden ayrılmakla beraber bu durum müellifler arasında bazı karışıklıklara yol açmıştır. Kaynaklarda verilen bilgilere göre Yâkūt küçük yaşta Rum ülkesinden esirler arasında Bağdat’a getirilmiş, son Abbâsî halifesi Müsta‘sım-Billâh tarafından satın alınmış, nisbesini de ondan almıştır. Amasyalı bir Türk veya Rum asıllı olduğu ileri sürülmüştür; ancak bunu destekleyecek sağlam bir delil yoktur. Habeşî olduğunu ileri sürenler de vardır. Hadım (tavâşî) olan Yâkūt saraya alındıktan sonra Halife Müsta‘sım’ın özel ilgisiyle çok disiplinli bir eğitim görerek yetişti; zamanın geçerli ilimlerinin yanı sıra Arap dili ve edebiyatını öğrendi. bilhassa ilgi duyduğu hat sanatını Halife Müsta‘sım’ın nedimlerinden, kütüphanesinin müdürü ünlü mûsikişinas Safiyyüddin el-Urmevî’den meşketti ve üstün başarı gösterdi. Ardından İbn Habîb’den yararlandı. Bazı eserlerde Yâkūt, Şühde’nin öğrencisi gibi gösterilmişse de araştırmacılar bunun tarih bakımından mümkün olmadığını belirtmiştir. Yâkūt geleneksel usulde hat öğrenimini tamamlayınca İbn Mukle’nin, özellikle İbnü’l-Bevvâb’ın ve diğer üstatların yazıları üzerinde yaptığı uzun inceleme ve çalışmalar sonunda kendi zevk ve sanat gücünü de ortaya koymak suretiyle yeni bir üslûp geliştirdi.

Yâkūt el-Müsta‘sımî’nin nesih hattıyla yazdığı Bakara sûresinden âyetler (İÜ Ktp., AY, nr. 6680)

 

Yâkūt, her yazı çeşidine göre kalem ağzı meylini yeniden belirleyip İbn Mukle ile zuhur etmeye başlayan altı çeşit yazının (hatt-ı mensûb, aklâm-ı sitte) klasik nisbet ve ölçülerini ortaya koydu. Böylece Yâkūt ekolü yazı çeşitlerinde harfleri kendi kalem noktasına göre boy ve enleri, çanakların derinlik ve genişlikleri, nûn, kâf ve yâ gibi harflerde keşîdelerin uzunluğu ve derinliği, satır düzeninde harf ve kelimelerin aralıkları, harflerin birbiriyle bağlantıları tesbit edilerek yazı en güzel şeklini aldı. Bu farklılıklar İbnü’l-Bevvâb ekolüyle karşılaştırıldığında çok açık biçimde görülmektedir. Bu üslûbun farklı olduğu bütün yazı çeşitlerinde görülmekle beraber özellikle muhakkak ve reyhânî yazıları klasik form ve güzelliğine kavuştu. Aynı şekilde sülüs ve nesihin klasik formları belirlenmiş olmakla beraber bu yazılar altın çağına Osmanlı hat ekolünde erişmiştir. Yâkūt üslûbunun İslâm dünyasında benimsenip hattatlar tarafından örnek alınmasıyla Yâkūt “kıbletü’l-küttâb” lakabıyla anılmaya başlandı ve ünü kısa zamanda yayıldı. Yâkūt’un bu başarıyı elde etmesinde ona her türlü imkânı sağlayan, onu teşvik eden, başarılarını ihsanlarıyla ödüllendiren Halife Müsta‘sım-Billâh’ın büyük payı vardır. Halifenin en yakın musâhibi gibi sarayda bolluk içinde bir hayat süren Yâkūt, Bağdat’ın seçkin sanat, ilim ve irfan çevrelerinde saygı gördü ve kendisine büyük değer verildi.

 

Yâkūt el-Müsta‘sımî’nin reyhânî hattıyla yazdığı Fâtiha sûresiyle Bakara sûresinin ilk âyetleri (TİEM, nr. 507)

 

Çeşitli İslâm ülkelerinden pek çok talebe yetiştirmiş olan Yâkūt, aklâm-ı sitteyi öğrettiği altı talebesi kendisiyle beraber “esâtîze-i seb‘a” (yedi üstat) diye anılmıştır. Bunlardan her biri bir yazıda uzman olmakla beraber diğer yazılarda da hüner göstermişlerdir. Yâkūt üslûbunu İslâm ülkelerinde yayan bu öğrencilerin isimleri kaynaklarda farklı şekilde kaydedilmişse de genellikle şu isimler öne çıkmaktadır: Argūn (Ergun) b. Abdullah el-Kâmilî, babasının Arap, annesinin Türk olması sebebiyle kendisine Ergun/Arkun (melez) lakabı verilmiştir. Yâkūt’un bu talebesi aklâm-ı sittede ve özellikle muhakkak yazıda uzmanlaşmış, yirmi dokuz mushafın yanı sıra Bağdat’ta iki medresenin kitâbesini yazmıştır. Topkapı Sarayı Müzesi (Emanet Hazinesi, nr. 151, 222; Revan Köşkü, nr. 69) ve Chester Beatty (nr. 1494, 1498) kütüphanelerinde yazdığı mushaf ve cüzler, Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 4116) yazı örnekleri günümüze ulaşmıştır. Ahmed-i Sühreverdî bilhassa celî ve nesihte zamanın önde gelen hattatlarından sayılmıştır. Otuz üç mushaf yazdığı söylenir (Habîb, s. 55). Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde istinsah ettiği bir mushaf, Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde (Emanet Hazinesi, nr. 249) yazdığı bir cüz, Süleymaniye Kütüphanesi’nde (Ayasofya, nr. 486) bir eseri vardır. Mübârekşah es-Süyûfî altı çeşit yazıda üstat olmakla beraber daha çok reyhânîde kendini göstermiştir. Yazdığı bir mushaf Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde bulunmaktadır (Yeniler, nr. 2468). Mübârekşah b. Kutub bilhassa nesih yazıda uzmanlaşmış ünlü bir hattat olup Süleymaniye Kütüphanesi’nde bir eseri kayıtlıdır (Ayasofya, nr. 4116). Abdullah-ı Sayrafî özellikle sülüs yazılarıyla tanınmıştır. Bunun da Topkapı Sarayı Müzesi (Emanet Hazinesi, nr. 49; Yeniler, nr. 5725) ve Chester Beatty (nr. 1468) kütüphanelerinde mushafları mevcuttur. Osmanlı hat ekolünün kurucusu Şeyh Hamdullah, Yâkūt ve Sayrafî’nin yazılarını örnek alarak üslûbunu geliştirmiştir. Nasrullah et-Tabîb (Nâsırüddin Mütetabbib) bilhassa muhakkak yazıda uzmanlaşmış ve yirmi beş mushaf yazmıştır. Hat sanatıyla ilgili bazı kaynaklarda bu altı kişinin yanında Yûsuf b. Yahyâ el-Meşhedî ve Seyyid Haydar Kündenüvis’in adları da yer alır. Yâkūt’un yetiştirdiği bu hattatların Topkapı Sarayı Müzesi (Hazine, nr. 2153, 2310; III. Ahmed, nr. 3663; Bağdat Köşkü, nr. 410, 411), Süleymaniye (Ayasofya, nr. 6, 4116) ve Türk ve İslâm Eserleri Müzesi (nr. 178) kütüphanelerinde güzel yazıları bulunmaktadır. Yâkūt’un Müstakimzâde’nin Tuhfe-i Hattâtîn adlı eserinde geçen diğer öğrencileri şunlardır: Sâbit b. Tâvân (ö. 631/1234), Es‘ad b. İbrâhim b. Hasan, Sadr Ahmed b. Muhammed, İbrâhim Ebû Abdullah b. İbrâhim, İbrâhim b. Süleyman, Ebü’l-Meâlî Muvaffakuddin Ahmed b. Hibetullah, Halîl, Muzafferüddin İbnü’s-Sââtî, Mahmûd b. Ebû Bekir el-Kelâbâzî, Nizâmeddin Dede Konevî, İbnü’z-Zübeyr es-Sekafî, Muhammed b. Ahmed, Ahmed b. İbrâhim b. Abdurrahman el-Vâsıtî, İbnü’l-Fuvatî, Hasan b. Muhammed (ö. 742/1342).

 

Yâkūt el-Müsta‘sımî’nin muhakkak hattıyla yazdığı mushaf-ı şeriften bir sayfa (TSMK, Emanet Hazinesi, nr. 227)

 

Yâkūt hattıyla günümüze ulaşan eserlerin çoğu mushaftır. Abartılı biçimde onun 1001 mushaf yazdığı söylenir. Yâkūt el-Müsta‘sımî, müze ve kütüphanelerde kendi imzasıyla kayıtlı mushaflara göre hat tarihinde en çok mushaf yazan hattat olarak değerlendirilmektedir. Fakat Yâkūt’un imzasını taşıyan mushaflar ve diğer eserler arasında onu takliden yazılmış ve imzası atılmış eserler de bulunmaktadır. Bunların belirlenip ayıklanması oldukça zor görünmektedir. Müze ve kütüphanelerde Yâkūt imzalı veya uzman hattatlarca Yâkūt’a aidiyeti tasdik edilen mushaf ve cüzlerden tesbit edilebilenler şunlardır: Topkapı Sarayı Müzesi Kütüphanesi’nde yirmi iki adet olmak üzere (Karatay, I, 29-36), İstanbul Üniversitesi Kütüphanesi’nde (nr. A. 1673, 6674, 6680, 6734), İstanbul Türk ve İslâm Eserleri Müzesi’nde (nr. 28, 328, 505, 507, 525), Chester Beatty (nr. 15.1452, 15.1500), Yale Üniversitesi (Arabic, nr. 430), Süleymaniye (nr. 1), Konya Mevlânâ Müzesi (nr. 15, 16) kütüphanelerinde, Kahire Dârü’l-kütübi’l-Mısriyye’de (M. nr. 20), Meşhed İmam Rızâ Kütüphanesi’nde (nr. 120, 121), Tahran Kütübhâne-i Saltanatî’de (nr. 1), İran Bastan Museum’da (nr. 4277) ve Paris Bibliothèque Nationale’de (Arabe, nr. 6068, 6716) sülüs, nesih ve muhakkak hatlarıyla yazılmış mushaf-ı şerif ve cüzler bulunmaktadır.